Yüz yüze eğitimde dönüşte yaşanan duygusal ve akademik sorunları aşmak zor değil!

İki yıla yakın bir süre yüz yüze eğitimden uzak kalan öğrenciler yeni okul ve yaşam düzenine ailelerinin ve öğretmenlerinin desteği ile uyum sağlamaya çalışırken zorlanıyorlar. 
 

Anaokulundan liseye, çocukların sınıf ortamında eğitime alışması için en büyük görev ailelere düşüyor. 
 
Mart 2020’de toplumsal yaşamımızdaki tüm düzenin değişmesine sebep olan Covid-19 pandemisinden en fazla etkilenenlerin başında hiç kuşkusuz ki çocuklar ve eğitim sistemi geliyor. 
 


Salgının yayılım hızını kontrol amacıyla tüm eğitim kurumları belli düzeyler dışında öğrenim faaliyetlerini 13 Mart 2020’de zorunlu olarak çevrim içi ortama taşıdı. İki yıla yakındır öğrenim kesintilerle sürse de öğrencilerin büyük bölümü sınıf ve okul ortamındaki sosyal etkileşimin sunduğu değerli gelişim fırsatından mahrum kaldılar. 
 
 Bu süreçte her yaş grubundan öğrenciler belirsizlik, kaygı ve korku duygularıyla başa çıkmakta zorlandı. Hem psikolojik hem fizyolojik olarak dengeyi korumak, onlar ve aileleri için çok kolay olmadı. 
 
Eylül ayında tüm düzeyler için haftada 5 gün yüz yüze eğitim yeniden başladı. Çocuklar yeni okul ve yaşam düzenine ailelerinin ve öğretmenlerinin desteği ile uyum sağlamaya hazırlanırken zorlanmaya devam ediyor. 
 
İlkokul öğrencileri okuma-yazma gibi temel gelişim alanlarında desteğe ihtiyaç duyarken, ortaokul ve lise öğrencileri akran iletişiminde pandemi döneminde edinilmiş çekingenlik ve kaygı benzeri tutumlardan sıyrılmaya çalışıyor.
 
Uzun süre okul ortamından uzak kalan okul öncesi öğrenciler karmaşık yönergeleri yerine getirmede ve sosyal ortamlarda dürtülerini kontrol etmede eskisine göre biraz daha fazla zorlanırken, tüm düzeylerdeki öğrenciler rutinlerine dönmekten memnuniyet duyuyor. 
 
Uzmanlar bu duyguların ve gelişim basamaklarında yavaşlamanın olağan olduğunu belirterek; ailelere düşen görevin sabır göstererek, okulla işbirliği içinde hareket etmek olduğunu ekliyor. 
 
Öğrencilerin ve ailelerin bu süreçte karşılaşacakları güçlükleri daha kolay aşmaları için İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Rehberlik Birimleri her yaşa uygun bazı öneriler hazırladı. 
 
 15-18 yaş dönemindeki gençlerin bağımsız akran etkinlikleri teşvik edilmeli 
15-18 yaş dönemine denk gelen lise eğitimi üst eğitim kurumuna geçiş hazırlığının yapıldığı dönemi kapsar. 
 
Öğrenciyi hayata ve mesleğe hazırlamada bir köprü görevi gören yıllarda, gencin yaşamdan elde ettiği doyumu ve başarısını, sadece akademik gelişimi değil, sosyalleşme sürecindeki başarısı da etkiler. Sosyalleşmede en büyük yeri olan akran iletişimi uzaktan eğitim döneminde en çok kısıtlanan alanlardan biri oldu. 
 
Gençlerin bu alandaki açığını kapamak için yüz yüze eğitim döneminde gerekli önlemleri alarak onların yaşıtlarıyla etkinlikler yapmaları ve yeni dostluklar geliştirmeleri teşvik edilmelidir. 
 
 11-15 yaş dönemindeki çocukların ergenlik krizlerine hoşgörü ve sabırla yaklaşılmalı 
Yüz yüze eğitim istenen de olsa yeniden bir değişimin yaşanacağı düşüncesi ile endişe yaratması normaldir. Normaller değişirken duygusal sağlığı kalıcı kılmanın yolu ergenle uzlaşarak; rutin, düzen ve faaliyetlerin çerçevesinin yeniden oluşturulmasından geçer. 
 
Ailelere esneklik ile dayanıklılık arasındaki ilişkiyi gösteren pandemi dönemi hala sürerken, okula uyum sürecinde ergenlerin “Şartlar değişse bile biz ailece bu şartlara uyum gösterir ve yenileniriz.” mesajını ailelerinden alabilmeleri çok önemlidir. 
 
Ayrıca ergen ebeveyni olmanın en zor yanlarından biri, değişen durumlara hızlıca uyum sağlamaya çalışırken ergenlik krizlerinin yaratabileceği her türlü durumu da bir yandan çözebilmeye karşı dayanıklılık gösterebilmektir. 
 
Değişim süreci inişleri çıkışlarıyla bir bütün olarak kabul edilmelidir. Aileler bu konuda sabırlı olmaya özen göstermeli ve ilk günden mükemmel uyum beklentisine girmemelidir.  
 
Okulöncesi ve anaokulu seviyesinde uyku-yemek-oyun zamanı düzenine özen gösterilmeli 
 
• Yetişkin olarak duygusal sürecinizle model oluşturun. Çocuğunuz okula dönmekte zorlanabilir veya bazı endişelere sahip olabilir. Sizlerin olumlu düşünmesi ve süreçte çözüm odaklı bir yerde durması onları güçlendirecektir. 
 
• Bu geçişin sıradan bir okula dönüş olmadığını göz önünde bulundurun. Geçmiş senelerde deneyimledikleri başlangıçlarla ilgili sohbetler edin. Yeni dönemin getirebileceği farklılıkları konuşun. 
 
• Kaygılarını fark edin ve dinleyin. Bu süreçte duyguların takibi oldukça önemlidir. Anlatmakta ve kelimelere dökmekte zorlandığı duyguları gözlemleyerek çocuğunuza destek olabilirsiniz. Oyun, resim veya hikâyelerle duygularını ifade etmesine, okulda öğrendiklerini sizinle sözlü veya yazılı paylaşmasına olanak tanıyın.
 
 • Okul dönemindeki uyku-yemek-oyun zamanı düzenine geri dönün. Bu dönemde evdeki düzen ve kurallarda esnemeler yaşamış olabilirsiniz, ancak uyku-yemek-oyun zamanı gibi önemli fiziksel-duygusal ihtiyaçlar söz konusu olduğunda, yeni döneme başlarken normal düzene geri dönmek faydalı olacaktır. Yeni düzene geçiş birdenbire değil adım adım yapılmalıdır.
 
 • Yeni eğitim-öğretim döneminde evdeki yaşam düzenini birlikte planlayın. İlkokul çağında çocuklar henüz plan-programlarını kontrol etmede yeterli beceriye sahip değildir. 
 
Aşırı yapılandırılmış bir plandan kaçınılarak; okul çantasının akşamdan hazırlanması, kıyafet hazırlığı, okula giriş-çıkış saatlerine göre gündelik yaşamın ön planlanmasına (alarm kurma, okul sonrası ev bölümünde yapılacak planlamalar, ödevler, hobi, spor, sanat vb. uğraşlarına, dinlenmeye zaman ayırma vb.) özen gösterilmelidir. 
 
• Maske, sosyal mesafe, hijyen temalarını kısa ve somut cümlelerle açıklayın. “Öğretmenlerin seni maske ile karşılayacak.”, “Öğretmenlerin senin elini tutmayacak.”, “Arkadaşlarına sarılmayacaksın.”, “Güvenliğimiz için diğer insanlar ile sohbet ederken aramıza bir kol boyu mesafe koyacağız.” gibi açıklamalarda bulunabilirsiniz.

Hiç yorum yok


Blogger tarafından desteklenmektedir.