Eğitimde Evrildik Mi, Devrildik Mi?

'Koronavirüs bizi bir havuza attı ve kurbağalama yüzün dedi. Biz kurbağalama yüzemesek de serbest yüzmeyi bildiğimiz için suyun üstünde kalmayı başardık.' 


MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut'a göre, Türkiye'de pandemi ile eğitimin merkezine yerleşen uzaktan eğitimin özeti bu... 



Dr. Görkem İldaş'ın hazırlayıp sunduğu Yolun Başındayken programında konuşan Erkut'a göre 'dijital dönüşüm' ifadesi pek çok üniversite için sadece lafta kaldı. 

'EĞİTİM, DEĞİŞİME AYAK DİREDİ' 
Üniversitelerde koronavirüs salgını ile başlayan zorunlu tatil, uzaktan eğitimi mecbur kıldı. 

Dijitalleşmenin zorunluluk haline dönüştüğü dönemde, kimi üniversiteler için eğitimin yeni normaline uyum sağlamak pek de kolay olmadı. Prof. Dr. Erhan Erkut'a göre bir virüs, eğitimdeki tüm eksiklikleri göstermeye yetti. 

'Eğitimin, ne kadar değişime ayak dirediğini, dijital dönüşüm lafının ne kadar boşta kaldığını net bir şekilde virüs bize göstermiş oldu. Artık umarım bundan herkes dersini çıkartır ve dijital dönüşüme ayak diremeyi bırakır. Öğrencilere hak ettikleri çağdaş yöntemlerle eğitim vermeye çabalar.' diye konuştu. 

 EVRİLMEYİ BEKLERKEN... 
Eğitimde dijital dönüşümün uzun zamandır gündemde olduğunu hatırlatan Erkut, pek çok üniversitenin pandemi döneminde uzaktan eğitime hazırlıksız yakalandığını söyledi.

 'Evrilmeyi beklerken çok net bir şekilde devrildik' diye konuşan Erkut'a göre bazı üniversiteler için online eğitim sözde kaldı. 'Powerpoint dosyasını üstüne ses kaydı yapıp öğrencilere gönderdi bazı hocalar, pdf dosyası falan gönderdiler.

1840’ların mektupla öğretim stiline benzer bir eğitime geçti bütün ülke. Dünyanın çoğunda da bu sorunlar görüldü bu arada. Sadece Türkiye’nin sorunu değil bu' diye konuşan Erkut'a göre, gerçek anlamda çevrimiçi eğitim verebilmek için, en az altı aylık bir yatırım yapılması şart. 

 'EKRANDAN KONUŞMAKLA ÇEVRİMİÇİ DERS OLMAZ' MEF Üniversitesinde beş yıl önce uygulanmaya başlanan 'flipped Learning' ile eğitimin ters yüz edildiğini hatırlatan Erkut, 'öğrenciye ekrandan konuşmak, çevrimiçi eğitim değil. 

Öğrenciye interaktif videolar göndermen, dersi oyunlaştırman gerekiyor. Sürekli öğrenciyi dersin içinde tutman gerekiyor. Sınıfı küçük gruplara parçalayıp kendi aralarında tartışmaları sağlaman gerekiyor. 

Bunları yapabilirsen, o zaman eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık, inovasyon, takım çalışması, işbirliği gibi 21. yüzyıl yetkinliklerini tetiklemiş oluyoruz. Dolayısıyla doğru verilmiş çevrimiçi eğitim, aslında yetkinlikleri de geliştiriyor' diye konuştu. 

'BİZİ HAVUZA ATIP KURBAĞALAMA YÜZÜN DEDİLER' 
Koronavirüs, bizi bir havuza attı ve kurbağalama yüzün dedi. Biz kurbağalama yüzemesek de serbest yüzmeyi bildiğimiz için suyun üstünde kalmayı başardık ve geleceği, yani neler yapılabileceğini gördük.' diyen Erkut, pandemi döneminde çevrimiçi derslere öğrencilerin de hevesle katıldığını ve ders içi etkileşimlerinin arttığını sözlerine ekledi.

Hiç yorum yok


Blogger tarafından desteklenmektedir.